1–7 Ağustos | Dünya Emzirme Haftası
01 Ağustos 2025

11

Dünya Emzirme Haftasında Emzirmenin Önemi ve Desteklenmesi

Dünya Emzirme Haftasında Emzirmenin Önemi ve Desteklenmesi

Emzirme sırasında bebeğin memeyi doğru kavraması, süt salgısını uyararak anne sütünü bebeğe ulaştırır. Dünya genelinde her yıl 1–7 Ağustos tarihleri Dünya Emzirme Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu hafta, anne sütüyle beslenmenin hem bebek hem de anne sağlığı için taşıdığı kritik önemi vurgulamak ve emzirmeyi destekleyecek farkındalığı artırmak amacıyla değerlendiriliyor. Ancak küresel verilere göre, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tavsiyelerine rağmen 6 aylıktan küçük bebeklerin yalnızca yaklaşık yarısı dünya çapında sadece anne sütüyle beslenebilmektedir[1]. Bu durum, emzirmenin faydaları hakkında toplumsal farkındalığı yükseltmek ve annelere daha fazla destek sağlamak gerektiğini gösteriyor.

Emzirmenin Anne ve Bebek Sağlığına Faydaları

Emzirmenin bilimsel olarak kanıtlanmış sayısız faydası vardır. Anne sütü, bebeğin sağlıklı büyüme ve gelişimi için en ideal besin olarak kabul edilir. İlk 6 ay boyunca bebeğin tüm besin ve sıvı ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilen anne sütü, her zaman steril, uygun sıcaklıkta ve hazır bir besindir[2]. Anne sütüyle beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıkları (örneğin orta kulak iltihabı, ishal, üst solunum yolu enfeksiyonları) daha az görülür, çünkü anne sütü bebeği hastalıklardan koruyan antikorlar ve hücreler içerir[3]. Ayrıca anne sütü alan bebeklerde ileriki yaşamlarında alerji, obezite, diyabet, astım ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıkların görülme riskinin de daha düşük olduğu saptanmıştır[3]. Emzirilen bebeklerin zeka gelişimlerinin daha iyi olduğu ve ileriki yaşamlarında obeziteye daha az yatkın oldukları da araştırmalarda ortaya konmuştur[4].

Emzirme sadece bebeğe değil anneye de önemli faydalar sağlar. Emziren annelerde doğum sonrası rahmin daha hızlı toparlandığı ve doğum sonu kanamaların daha çabuk kesildiği bilinmektedir. Uzun vadede ise meme ve rahim kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskinin emzirme ile anlamlı ölçüde azaldığı bilimsel olarak gösterilmiştir[5]. Emzirme, annenin kemik sağlığını da olumlu etkiler; emziren annelerde ileriki yıllarda osteoporoz ve kalça kırığı riskinin daha düşük olduğu bildirilmektedir[5]. Tüm bunların yanı sıra emzirme, anne ile bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirir, annenin lohusalık dönemini daha huzurlu geçirmesine katkıda bulunur ve bebeğe güven duygusu aşılar.

İlk 6 Ay Sadece Anne Sütü: Neden Önemli?

Dünya Sağlık Örgütü ve T.C. Sağlık Bakanlığı, bebeklerin doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirilmeye başlamasını ve ilk 6 ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesini önermektedir[6][7]. İlk 6 ay “yalnızca anne sütü” (mama, su veya herhangi bir ek gıda verilmeden) ile beslenen bebekler, hayata en sağlıklı başlangıcı yaparlar. Anne sütü bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini ve sıvıyı içerdiği için, bu dönemde bebeğe su dahi verilmesine gerek yoktur[2]. Yapılan araştırmalar, çok sıcak iklimlerde bile anne sütü alan bebeğin susuz kalmadığını, anne sütünün %88’inin sudan oluştuğunu göstermiştir[8]. Aksine, 6 aydan önce su veya mama verilmesi bebeğin midesini doldurarak anne sütü alımını azaltabilir ve enfeksiyon riskini artırabilir[8]. Ek gıdalara erken başlanması da alerji başta olmak üzere çeşitli riskler taşır[9]. Bu nedenle ilk altı ay boyunca sadece anne sütü vermek, bebeğin bağışıklığını ve sağlıklı gelişimini korumak için büyük önem taşır.

6 aydan itibaren ise bebeğin artan enerji ve besin gereksinimlerini karşılamak üzere uygun ek gıdalar yavaş yavaş beslenmeye dahil edilmelidir. Ancak ek gıdaya geçilmesi, anne sütünün önemsiz hale geldiği anlamına gelmez. Anne sütü, ikinci 6 ayda da bebeğin beslenmesinin önemli bir kısmını karşılamaya devam eder ve 2 yaşına kadar tamamlayıcı gıdalarla birlikte emzirmek bebek için faydalı görülmektedir[10]. Nitekim Sağlık Bakanlığı da 6. aydan itibaren ek besinlere başlanmasını ve emzirmenin 2 yaş ve ötesine dek sürdürülmesini tavsiye etmektedir[7].

Emzirmeyle İlgili Mitler ve Gerçekler

  • Mit: “Anne sütü tek başına yetmez, bebeğin doyması için su veya mama vermek gerekir.”
    Gerçek: Anne sütü bebek için mükemmel ve yeterlidir; ilk 6 ay su dahil hiçbir ek besine ihtiyaç yoktur[2]. Anne sütü çok sıcak havalarda bile bebeğin susuzluğunu gidermeye yeterlidir ve ek su vermek hem gereksiz hem de risklidir[8]. Sık aralıklarla emzirmek, süt üretimini artırarak bebeğin ihtiyacını karşılar.
  • Mit: “Doğumdan sonra gelen ilk süt (ağız sütü veya kolostrum) faydasız veya kirli olduğundan bebeğe verilmemelidir.”
    Gerçek: Ağız sütü az miktarda gelir ancak yoğun ve besleyicidir, antikorlarca zengindir ve adeta bebeğin ilk aşısı niteliğindedir[11]. Bu ilk süt, bebeği enfeksiyonlara karşı korur ve mutlaka bebeğe verilmelidir.
  • Mit: “Emzirmek anne sağlığı için zararlıdır veya anne sütü emzirirken dişler, kemikler kalsiyum kaybeder.”
    Gerçek: Tam aksine, emzirmenin anne sağlığına pek çok olumlu etkisi vardır. Emziren annelerde meme ve rahim kanseri riskinin daha düşük olduğu ve kemik erimesinin engellenmesine yardımcı olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir[5]. Emzirme sırasında anne vücudu, bebeğin ihtiyacını karşılayacak şekilde kendini adapte eder; doğru beslenen ve dinlenen annelerde emzirme süreci doğal ve sağlıklıdır.
  • Mit: “Çalışan anne emziremez, işe başlayınca emzirmeyi bırakmak gerekir.”
    Gerçek: Çalışan anneler de planlama ve destekle bebeklerini anne sütüyle beslemeyi sürdürebilir. Süt sağma ve depolama yöntemleri ile bebek anne sütü almaya devam edebilir. Üstelik ülkemizde yasal olarak çalışan annelerin bebekleri 1 yaşına gelene kadar günde 1.5 saat süt izni (emzirme molası) hakkı vardır[12]. Aynı zamanda birçok işyerinde emzirme odaları ve esnek çalışma saatleri gibi uygulamalarla emziren anneler desteklenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü de aile dostu işyeri politikaları (ücretli doğum izni, emzirme molaları, işyerinde çocuk bakımı gibi) uygulanmasının, annelerin emzirmeye devam edebilmesinde kritik rol oynadığını vurgulamaktadır[13].

Çalışan Anneler için Emzirme Desteği

Çalışan annelerin emzirmeye devam edebilmeleri için hem işyerlerinde hem de evde çeşitli destek mekanizmalarının bulunması çok önemlidir. Yukarıda değinildiği gibi, kanunların tanıdığı doğum izinleri ve süt izinleri annelerin bebeklerini emzirmeyi sürdürmesini kolaylaştırır. İşverenlerin ve kurumların, emzirme dostu işyeri politikalarını hayata geçirmesi gerekir. Örneğin, işyerlerinde annelerin süt sağabileceği özel odaların bulunması, esnek çalışma saatleri veya uzaktan çalışma imkânları sunulması ve anneye iş dönüşünde gerekli kolaylıkların sağlanması emzirmeyi olumlu yönde etkiler. Eş ve aile üyelerinin de çalışan anneye destek olması, bebeğin bakım sorumluluğunu paylaşarak annenin emzirme için zaman ayırabilmesini sağlar. Unutulmamalıdır ki, emzirmenin başarılı olması için anne kadar çevresinin de destekleyici bir tutum sergilemesi gerekiyor. DSÖ, emzirmenin korunup desteklendiği durumlarda annelerin bebeklerini emzirmeye olasılığının iki kattan fazla arttığını belirtiyor; bu da emzirmenin sadece annenin değil aile, işyeri ve toplumun ortak sorumluluğu olduğunu göstermektedir[14].

Toplumsal Destek ve Farkındalık

Emzirmenin toplum tarafından desteklenmesi, sağlıklı nesiller yetişmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Toplumda anne sütüne ve emziren anneye karşı olumlu bir yaklaşımın geliştirilmesi, emzirmenin yaygınlaşmasında anahtar rol oynar. Bu kapsamda sağlık kurumları, sivil toplum kuruluşları ve medya, emzirme konusunda doğru bilgi yaymak ve anneleri teşvik etmek için aktif olmalıdır. Örneğin, “Bebek Dostu Hastane” ve benzeri programlar sayesinde sağlık çalışanları annelere emzirme danışmanlığı vermekte, annelerin karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmelerine yardımcı olmaktadır. Aile büyüklerinin ve yakın çevrenin de geleneksel yanlış inanışlar yerine güncel sağlık bilgisiyle annelere rehberlik etmesi önemlidir. Toplu alanlarda annelerin rahatça bebek emzirebilmesi için uygun ortamların sağlanması, emzirmenin utanılacak bir davranış değil, aksine desteklenmesi gereken doğal bir süreç olduğunun toplumca benimsenmesi gerekmektedir.

Sonuç

Dünya Emzirme Haftası, anne sütüyle beslenmenin önemini bir kez daha hatırlamak ve hatırlatmak için önemli bir fırsattır. Emzirme, bebeğe yaşam boyu sürecek sağlık avantajları sağlarken annenin sağlığını da koruyan, doğanın en güzel mucizelerinden biridir. Bilimsel kanıtlar ışığında, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve sonrasında uygun ek gıdalarla beraber 2 yıla dek emzirmenin sürdürülmesi hem Dünya Sağlık Örgütü hem de Sağlık Bakanlığı tarafından güçlü şekilde tavsiye edilmektedir[6][7]. Bu hedeflere ulaşmak ise ancak annelerin doğru bilgilerle donatılması, çalışma hayatı da dahil olmak üzere her alanda desteklenmesi ve toplumun emzirmeyi teşvik eden bir kültürü benimsemesiyle mümkündür. Unutmayalım, anne sütü ile beslenmek her bebeğin hakkıdır[15] ve sağlıklı nesiller, ancak bugünün bebeklerinin yeterli anne sütü alabilmesiyle mümkün olacaktır. Emzirmenin korunup desteklendiği, tüm annelerin bu konuda güçlendirildiği bir toplum dileğiyle, Dünya Emzirme Haftası kutlu olsun.