Diyetisyen Saire Demir'in "Diyabet" hakkında köşe yazısı
25 Kasım 2022

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) önerileri ile 1991 yılından başlayarak diyabetin önemine dikkat çekmek ve hastalık hakkında farkındalığını artırmak amacı ile 14 Kasım günü ‘Dünya Diyabet Günü’ olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. 14 Kasım; 1921 yılında insülini keşfederek o zamana kadar ölümcül bir hastalık olarak kabul edilen ‘Tip 1 Diyabet’ e yakalanmış hastaların yaşamını kurtaran Dr. Frederic Banting’ in doğum günüdür.

Diyabet, M.Ö. 1500’lü yıllardan beri bilinen ve kan glukozunu düzenleyen insülin hormonunun mutlak veya göreceli eksikliği sonucu ortaya çıkan kronik bir hastalıktır. 2000’li yıllardan bu yana diyabet bulaşıcı bir hastalık olmadığı halde salgın boyutunda arttığı için DSÖ tarafından “epidemik” hastalık olarak kabul edilmekte ve son yıllarda tüm dünyada artış kaydedildiği için diyabet pandemisinden bahsedilmektedir. Bu sebeple 2000’li yıllardan bu yana DSÖ ve IDF gibi kurumlar dünyada diyabet epidemiyolojisi ile ilgili verileri toplamakta ve düzenli aralıklarla yayınlamaktadır.

Obezite, dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam, yüksek tansiyon, aile öyküsü, nüfusun yaşlanması, hızlı kentleşme, stres dünyada diyabet epidemisinin artışından sorumlu en önemli nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Diyabetin Hangi Tipleri Vardır?

Tip 1 diyabet: Genellikle çocukluk ve ilk gençlik yıllarında başlar, tanıdan itibaren mutlaka insülin kullanılması gerekir. Ancak son 15-20 yıldan beri erişkin yaşta başlayan tip 1 diyabet vakaları da artmaya başlamıştır.

Tip 2 diyabet: Daha ileri yaşlarda (35 yaş ve üzerinde) başlar. Ortaya çıkışında sağlıksız yaşam biçimi davranışları ve aile öyküsünün etkili olduğu, yaşam tarzı değişikliği (beslenme, egzersiz) ve antihiperglisemik ilaçlarla (oral antidiyabetikler, insülin ve GLP-1 analogları vb.) ile tedavi edilebilen bir hastalıktır.

Gebelik diyabeti (gestasyonel diyabet): Gebelikte ortaya çıkan ve doğumla birlikte düzelen diyabet şeklidir. Çoğu kez gebeliğin son 3 ayında ortaya çıkar ve genellikle doğumdan sonra düzelir. Sonraki gebeliklerde tekrarlama riski yüksektir. Çeşitli toplumlarda gebelerin %3-14’ünde görüldüğü bildirilmiştir. Gebelik diyabeti öyküsü olan kadınlar ileriki yaşamlarında tip 2 diyabetli olmaya adaydır. Bu nedenle diyabet önleme programlarına öncelikli olarak alınması gereken risk grubudur.

 Özel diyabet formları: Hiperglisemiye sebep olan ilaçlar, enfeksiyonlar veya diyabetin de görülebildiği özel genetik sendromlar ve nadir hastalıkları olan kişilerde görülen özel diyabet formlarıdır.

Kimler Diyabet Açısından Yüksek Risklidir?

  • Birinci derece akrabalarında diyabet bulunan,
  • Fazla kilolu veya obez olan, sık acıkan ve hızlı kilo alan,
  • Dengesiz ve sağlıksız beslenen,
  • Fiziksel olarak inaktif yaşayan,
  • Kan basıncı yüksek olan,
  • Hiperlipidemi veya dislipidemisi bulunan,
  • Daha önceden prediyabet (gizli diyabet) tanısı almış olan,
  • Uyku-apne sendromu olan,
  • Daha önce gebelik diyabeti tanısı almış ya da 4,5 kg’ın üstünde bebek doğurmuş olan kadınlar, 
  • Polikistik over sendromu olan kadınlar,
  • İnsülin direnciyle ilişkili klinik sorunları olan,
  • Erken yaşta kardiyovasküler hastalık geçirmiş veya halen hasta olan kişiler diyabet açısından yüksek risklidir.

Hangi Belirtiler Diyabeti Düşündürür?

  • Çok ve sık (özellikle geceleri) idrara çıkma,
  • Çok su içme,
  • Ağız kuruluğu,
  • Çok yemek yeme,
  • Ağırlık artışı veya kaybı,
  • Bulanık görme,
  • İyileşmeyen yaralar,
  • Kadınlarda sistit ve vajinal enfeksiyonlar,
  • Halsizlik ve yorgunluk,
  • Ayaklarda uyuşma, yanma ve karıncalanma

Diyabette Genel Sağlıklı Beslenme Önerileri

  • Basit şekerden ve basit şeker içeren besinlerden uzak durun.
  • Karbonhidrat içeren besinleri tek başına tüketmemeye özen gösterin, yanına süt/yoğurt/peynir veya badem/fındık/ceviz gibi protein kaynağı olan besinler eklemek kan şekerini kontrol altına almanıza yardımcı olabilir.
  • Çok uzun saatler aç kalmayın ve 3 ana öğünü atlamayın.
  • Meyvelerin suyu yerine kendisini tüketmeye özen gösterin çünkü meyveler aynı zamanda lif içerirler ve bu sayede kan şekerini daha yavaş yükseltirler. Meyve tüketirken porsiyon ölçülerine de dikkat edin, meyve karbonhidrat içeren bir besin olduğu için fazla tüketmek kan şekerinizi kontrol altına almanızı zorlaştırabilir.
  • Beyaz ekmek yerine tam buğday, tam çavdar ekmeği, pirinç yerine bulgur tüketmeye çalışın. Tam tahılların tüketimine özen gösterin.
  • Haftada en az 2-3 kez kuru baklagil tüketin.
  • Haftada en az 2 kez balık tüketmeye özen gösterin.
  • Etlerin görünür yağlarından ve çok fazla doymuş yağ içeren besinlerden uzak durun.
  • Diyetinizde avokado, Hindistan cevizi, badem, fındık gibi farklı yağ kaynakları
  • Yoğurt, kefir, pancar gibi probiyotik besinleri beslenmenize ekleyin.
  • Gün içinde en az 2 -2.5 litre su içmeye özen gösterin
  • Öğünlerinizde mutlaka protein kaynağı besinlere yer verin.
  • Düzenli egzersizi hayatınızın bir parçası haline getirin…

 Diyabet ve COVID-19 İlişkisi 2020 yılı başlarından bu yana tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan COVID-19, diyabet gibi kronik bulaşıcı olmayan hastalıkları olan kişileri daha çok etkilemektedir. Diğer taraftan diyabet, COVID-19'un şiddetini ve buna bağlı ölüm riskini artıran en önemli kronik hastalıklardan biridir. İyi glisemik kontrol ayrıca lipid düzeyleri ve kan basıncının kontrol altına alınması, kilo kontrolü ve COVID-19’a karşı önlemlerin (aşı, mesafe, maske, hijyen) uygulanması, diyabetli kişilerin COVID-19’a yakalanma riskini azaltır veya hastalığa yakalananlarda COVID-19’un olumsuz sonuçlarını hafifletebilir.

 

 

Diyetisyen Saire Demir