Psk. Dr. Yiğit Taşcı'nın "Mutluluğa ve Psikolojik Sağlığa Giden Yoldaki Levhalar" Köşe Yazısı
27 Ekim 2022

Mutluluğa ve Psikolojik Sağlığa Giden Yoldaki Levhalar

Anlam, erdem, mutluluk gibi kavramlar felsefenin, dolayısı ile insanlığın kadim konularıdır. İnsanın iyi olma (well being), iyi bir yaşama erişme ve bunu anlamlandırma/tanımlama çabasına yönelik arayışı hiç bitmemiştir.

 
Mutluluk, bir amaç ve ihtiyaç olarak görülmekle birlikte başka hiçbir şeyin nedeni olmayan şey olarak ifade edilmektedir. Aristoteles, bunu “Bir şeyi kendisinden dolayı arıyorsak, bu onu başka şey için aramamızdan daha fazla amaçtır; aynı şekilde bir şey kendisinden dolayı tercih ediliyorsa, başka şey için olduğundan daha fazla tercih ediliyorsa bu da daha fazla amaçtır. İşte mutluluk böyle bir şeydir, çünkü mutluluk her zaman kendisinden dolayı istenmektedir. Mutluluğu başka bir şey için istemeyiz.”1 biçiminde açıklar.

Zihinlerde soyut kalabilecek bu düşünceler, neden sorusundan yola çıkarak bir örnekle somutlaştırılabilir:

Neden meslek sahibi olmak istiyoruz? diye bir soru sorulduğunda çalışmak için cevabını verebiliriz.

-Neden çalışıyoruz?

+Maddi kazanç elde etmek, para kazanmak…

-Neden?

+Ev, araba, yazlık… almak için.

-Neden?

+Rahat, konforlu bir yaşam için.

-Neden?

+…

-Neden?

+ ...

-Neden?

+Mutlu olmak için.

-Neden mutlu olmak istiyorsunuz?

+ Mutlu olmak için.

Bu basit örnekte de görüldüğü üzere her şey bir başka neden sorusuna ihtiyaç duyuyor. Mutluluk hariç. Bu kavramın varlığının sebebi yine kendisi. Ona neden sorusunu soramıyoruz. Mutlu olma isteği son durak. Aslında tek ve son durak. Yani başka hiçbir şeyin nedeni olmayan şey…

Peki, peşinden koşarak mı yakalanır mutluluk?

Çevre (örn: yaşanılan yer …), ekonomi (para), mizaç özellikleri ya da din gibi iyi oluşu ve psikolojik sağlığı olumlu veya olumsuz etkileyen faktörlerin varlığı yadsınamaz. Örneğin, gelir ve yaşam memnuniyeti arasında pek tabii bir ilişkiden söz edebiliyoruz. Ancak yapılan bir çalışmada, gelir miktarı belli bir eşiği aştığında gelir ve yaşam memnuniyeti arasında güçlü bir ilişkinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
2 Bu araştırmaya dayanarak, belli bir seviyede gelire sahip olmadan mutluluğa erişmenin zor olduğunu ve fakat, çok para=çok mutluluk denkleminin de doğru olmadığını ifade edebiliriz. Belki de bir formülü yoktur mutluluğun peşinden koşulan.

Felsefenin derinliklerinden günümüzdeki bilimsel araştırmalara kadar uzanan tarih boyunca, üzerine düşünülen, tartışılan ve araştırılan acı çekmeme, olumsuz duygular yaşamama, yaşamdan doyum sağlama, mutlu bir yaşama erişme, iyi olma gibi kavramlar neticesinde, insanların mutluluğuna ya da mutsuz olmamalarına katkı sağlayabilecek yaklaşımlar, teoriler geliştirilmiştir. Önleyicilik işlevi olan Pozitif Psikoloji kuramları ile çeşitli müdahale teknikleri ve tedavi protokolleri içeren Psikoterapi kuramları bu kapsamda değerlendirilebilir.

Birbirine benzer yönlerinin yanı sıra birbirinden ayrılan ya da farklı noktaları da olan bu yaklaşımlar, psikolojik sağlık çalışanları için çeşitli bakış açıları, teknikler ve protokoller sunmakla birlikte bilimsel çalışmalar sayesinde sınanmaya ve gelişmeye devam etmektedir. Elbette bu kuramların her birine detaylı olarak değinmek bu yazının sınırlarını aşacaktır. Ancak, tüm bu yaklaşımlar yukarıdaki kavramlara ilişkin bilimsel kanıtlara dayalı anlayışlar ortaya koymaktadır. Anlam arayışına yönelik insanlığın bu motivasyonu iyi ki hiç bitmiyor.

Acı hâsıl olduğunda veya düşünceler, duygular, davranışlar karmaşık ve bunaltıcı hale geldiğinde ya da sağlıklı ve iyi oluşu arttırmak istediğimizde, motivasyon iyi olma yoluna adım atmak için en önemli unsur.

Ailesi, naziler tarafından öldürülmüş ve kendisi de savaş bitene dek Auschwitz kampında kalmış olan Psikiyatrist V. E. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı3 isimli kitabında şöyle bir ifadede bulunur;

“Toplama kamplarında yaşayan bizler, o kamptan bu kampa koşan, ellerindeki son ekmek kırıntılarını vererek başkalarını teselli etmeye çalışan insanları anımsayabiliriz. Sayıları az olabilir, ama bu bile, bir insandan bir şeyin dışında her şeyin alınabileceğini yeterince gösterir: 

İnsan özgürlüklerinin sonuncusu; yani, belli koşullar altında insanın kendi tutumunu belirlemesi, kendi yolunu seçmesi.”

Bu umutlu özgür irade, insanın sahip olduğu en değerli motivasyon kaynağı belki de.

Görebilir ve gösterebiliriz.

Pek tabii bir köşe yazısı okuyarak iyi oluşu (well being) sağlamak ya da huzursuzluğu gidermek mümkün olmayabilir. Ancak, bazen bir kelime ya da bir imge dahi farkındalık yoluna ışık olur ve aynı zamanda baş etme motivasyonu adına bi’ yol levhası...

Tüm bunları dikkate alarak, bilimsel kanıtlara dayalı yaklaşımların heybesinden çıkan, insanın psikolojik sağlığına ve iyi yaşam arzusuna katkı sunabileceği düşünülen öneri ve çalışma alanlarına dair bir özetle bitirmek bu yazının anlam ve amacı açısından yerinde olacaktır.

Yolunuza ışıklı levhalar olması dileğiyle...

  • Yaşamda bir anlam ve amaca sahip olmak.
  • Dikkati kendimize yönelik olumsuz düşünceler, uyaranlar yerine dışarıya yönlendirmek.
  • Güçlü ve zayıf yanlarımızın farkına varmak.
  • İsteklerimizin ve neyi neden istediğimizin farkında olmak.
  • Karar verebilecek ortama sahip olmak ve kararlar verebilmek.
  • Hedefleri gerçekleştirme ve görevleri yerine getirmede yeterli olma duygusunu yaşayabilmek.
  • İnsanlarla ilişkili olmak ve ilişkilerde desteği, doyumu hissedebilmek.
  • Esnek, mantığa uygun, gerçek ile bağdaşan ve alternatif düşünce/inanışlar geliştirebilmek.
  • Aşırı talepkar, kuralcı ve kesinlik içeren bir düşünce sistemini benimsememek.
  • Hayattaki acıların varlığını kabul etmek.
  • Olumlu duygular kadar olumsuz duygulara da yer açmaya gönüllü olmak.      
  • İşlevsel olabilmek.
  • Değerlerimizin farkına varmak ve o değerlere yönelik eylemsel planlamalar yaparak davranış dağarcağımızı genişletmek.
  • Düşüncelerimizi benliğimizden ayırmak ve onları sadece birer düşünce olarak kabul etmek.
  • Kendimizi düşüncelerimizden ibaret saymamak.
  • Düşüncelerimizi kesinlikle uyulması gereken kurallar olarak görmemek.
  • Zihnimizi yorumsuz ve yargısız bir şekilde gözlemleyebilmek.
  • Kendimize karşı nazik, dostane ve şefkatli olmak.
  • Ân ile temas sağlayabilmek, ânı duyumsayabilmek.
  • Yaşanılan olumsuz duygulara ruminatif tepkiler (niye bu benim başıma geldi? Keşke böyle olmasaydı...) yerine dikkat dağıtıcı tepkiler vermek
    (Dikkat dağıtıcı tepkiler kaçma/kaçınmaya sevk olarak anlaşılmamalı, daha çok davranışsal etkinleştirme olarak bakılabilir. Örn: çok bunaldığımızda, sıkıntıdan kurtulmak adına kafayı dağıtmak için alkol kullanmak bir dikkat dağıtıcı tepki değildir. Bunun yerine -bahçe işleriyle uğraşmak- dikkat dağıtıcı bir tepki olabilir).
  • İçinde bulunulan olumsuz duygu ve durumlar ile ruminasyonlar aracılığıyla savaşmamak.

Kaynaklar

  1. Aristoteles. (2014). Nikomakhosas’a Etik. Akderin, F. (Çev.). İstanbul: Say Yayınları.
  2. Frey, B. S., & Stutzer, A. (2002). Happiness and economics: How the economy and institutions affect human well-being. Princeton, NJ: Princeton University Press.
  3. Frankl, V. E. (2009). İnsanın Anlam Arayışı. Budak, S. (Çev.). İstanbul: Okuyanus. 

 

 

Psk. Dr. Yiğit Taşcı

*Torbalı Devlet Hastanesi

Toplum Ruh Sağlığı Merkezi

yigit.tasci@saglik.gov.tr