Torbalı Devlet Hastanesi , “17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü” kapsamında bir dizi etkinlik düzenledi.
“Sinsi düşman” olarak nitelenen hipertansiyona karşı farkındalığı ve bilinci arttırmak amacıyla düzenlenen etkinliklere katılım oldukça fazlaydı. Etkinlikte hipertansiyon ve hipertansiyonun insan vücuduna etkileri konusunda Torbalı Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Ali Serel demeç verdi.
“TEHLİKELİ BİR HASTALIK”
Kanın damarlar içinde sahip olduğu basınca tansiyon olarak adlandırıldığını ifade eden Serel, “ Bu basıncın sistolik veya büyük tansiyon diye adlandırılan bir üst sınırı, küçük veya diyastolik tansiyon diye adlandırılan bir de alt sınırı vardır. Basıncın insan sağlığını tehdit edecek düzeylere çıkması durumuna yüksek tansiyon (hipertansiyon) denilmektedir. Küçük tansiyon 80 mm Hg’nın (veya 8), büyük tansiyon (sistolik basınç) ise 120 mm Hg’nın (veya 12) altındadır. Uygun ölçüm koşullarında büyük (sistolik) tansiyonun 140, küçük (diyastolik) tansiyonun 90 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon tanısı koydurur. “Tehlikeli bir hastalık” Kan basıncı ile kalp damar hastalıkları arasında yakın ilişki vardır. Yüksek tansiyon, toplum sağlığını tehdit eden, kalp krizi, felç ve böbrek yetmezliği gibi ölümcül sonuçlara yol açan, tehlikeli ve yaygın bir hastalıktır.”
“TARAYICI SİSTEMLER İLE FARKINDALIK OLUŞTURULUYOR”
Hipertansiyon dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok ciddi bir sağlık problemi olduğunu belirten Serel, “ Bu konuda ön önemli şey hastalarda ve hasta olduğunu bilmeyen toplumlarda farkındalığı yaratmak. Bu farkındalığı oluşturma noktasında ise en önemli basamak tarayıcı sağlık hizmetleridir. Birçok hasta tansiyon hastası olduğunu bilmeden, kan basıncı yüksek olmasına rağmen yüksek tansiyonlarla geziyor. Ve bunun farkında değil. Bu farkındalığı yaratmak içinde bu tarz etkinlikler çok önemli. Çünkü birçok hastada ilk tansiyon tanısı poliklinik şatlarında olsun veya bir hekim ziyaretinde olsun sağlık ocağında olsun… Rastgele bir tansiyon ölçümü sırasında tanı konuluyor. O zaman hastanın tansiyon yüksekliği olduğu saptanıyor. Çünkü sinsi bir hastalık olduğu için tansiyon değerleri hastanın yüksek olmasına rağmen hasta bununla ilgili belirtileri hissetmeyebiliyor. Bu tarz tarayıcı sistem etkinlikleri ile hastanın farkındalığı oluşturuluyor ve tanı alıyor. Bazı hastalarda işin kötüsü daha ağır durumlarda bu tanıyı alabiliyor. Ani bir kalp krizi geçiriyor, felç geçiriyor… Bununla ilgili tanı alıyorlar.”
TANSİYONUN ÖNLENEBİLİR VE ÖNLENEMEZ FAKTÖRLERİ NELER?
Tansiyonun önlenebilir ve önlenemeyen sebepleri olduğunu aktaran Serel, “ Yaş, genetik aile öyküsü hastada değiştiremediğimiz faktörlerdir. Bunu haricinde hastada bizim önleyebildiğimiz durumlar yani değişebilir faktörler ise şöyle; hastanın hareketli yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları,rafine şekerlerden doymuş yağlardan uzak durması. Margarin gibi yağlardan uzak durması. Zeytinyağı tüketmesi.Omega3 alması, hastanın kilo almadan ve sigaradan uzak durması. Düzenli yürüyüş ve spor yaparak hipertansiyonu kontrol altına alınabilir hatta kullanılan ilaçlardan daha etkili durumlardır.Diğer önemli faktör ise stresten uzak durmak. Hipertansiyon hastalarının da düzenli poliklinik kontrollerini aksatmaması lazım” şeklinde konuştu.
